• CFO’lar belirsizliğe rağmen sermaye harcamalarını artırmayı planlıyor.
  • Risk iştahı ve belirsizlik seviyeleri bu dönemde de sabit.
  • Yetkinlikler, siber güvenlik ve korumacılık CFO’ların kaygı duyduğu önemli konular arasında yer alıyor.
  • Önümüzdeki 12 ay içerisinde gelirlerinde artış bekleyen Türk CFO’larının oranı, dünya ortalamasının üzerinde.

Deloitte tarafından gerçekleştirilen 7. Avrupa CFO Araştırması’nın sonuçlarına göre, bir önceki dönemin sonuçları ile kıyaslandığında, Avrupa genelindeki CFO’lar iyimserliklerindeki ve gelir beklentilerindeki düşüşe rağmen şirketlerinin büyümelerine odaklanıyor. Türkiye’nin de dahil olduğu, Deloitte’un 20 farklı ülkede yer alan firmaları tarafından toplanan verilerin bir araya getirilmesi ile oluşturulan çalışma, 1.652 CFO’nun görüşlerini içeriyor.

İyimserlik ve gelir artış hızı beklentileri yavaşlıyor

Avrupalı CFO’ların %38’i, üç ay öncesine oranla şirketlerinin geleceğine dair daha iyimser; ancak bir önceki CFO araştırmasına oranla yaklaşık %5’lik bir düşüş mevcut. Buna karşılık; bir önceki raporda daha az iyimser olanların oranı %11’den %12’ye çıkıyor. Türkiye özelinde bakıldığında ise finansal beklentiler açısından geleceğe olumlu bakanların oranı %35 olurken, olumsuz bakanların oranı %29 olarak çalışmada yer alıyor. Geriye kalan katılımcıların (%36) ise beklentilerinde çok önemli bir değişme olmadığı ortaya çıkıyor.

Deloitte Türkiye CFO Programı Lideri Cem Sezgin’e göre sonuçların böylesine birbirine yakın çıkmasının sebebi, son dönemlerde ekonomiden pozitif ve negatif sinyallerin bir arada gelmesi ve bu sinyallerin sektör ve şirket bazında farklı yön ve boyutta etkiler yaratması.



Sezgin, “Etkileyici büyüme oranı, ihracattaki artış, turizmdeki canlanma (turist sayısında 2017 yılında %27,9 artış) gibi olumlu göstergeler mevcutken; döviz kurlarındaki sürekli dikey seyir, enflasyondaki kıpırdanma, derecelendirme kuruluşlarından gelen not indirimleri, şirketlerin üzerindeki artan borç yükü ve petrol fiyatlarındaki artış gibi olumsuz gelişmeler de söz konusu. Şirketlerin, tüm bu dinamik ve makroekonomik resim içerisinde kendi mikroekonomik dengelerini bulmaya gayret ettiklerini görüyoruz” dedi.

Belirsizlik seviyelerinde değişim yok

CFO’ların %51’i, yüksek oranda finansal ve ekonomik belirsizlik olduğunu vurguluyor. Avro bölgesindeki ülkeler (%49), diğer ülkelere (%57) oranla daha iyimser. Türkiye’deki CFO’ların arasında yüksek belirsizlik olduğunu düşünenlerin oranı ise %61. Bu oran ile Türkiye, 20 ülke arasında Brexit ile ön plana çıkan İngiltere ve ekonomik krizin sancılarını halen atlatamamış Yunanistan’ın hemen arkasında yer alıyor.

Ortaya çıkan tablo, şirketlerin risk iştahı ile ilgili sonuçları da doğrudan etkiliyor. Daha fazla risk almanın iyi bir fikir olmadığına inanan Türkiye’deki CFO’ların net oranı %69. Deloitte’un daha önce gerçekleştirdiği anketlerde de Türkiye’deki CFO’lar risk konusundaki temkinli yaklaşımları ile hep ön planda oldular. Sadece İngiliz CFO’lar risk konusunda Türkiye’ye kıyasla daha isteksizler (%72). Türkiye’yi İngiltere’nin ardından, bölgesel istikrarsızlıktan etkilenen İsrail izliyor.

Tüm ülkelerde ankete katılan CFO’ların %63’ü (Türkiye’de bu oran yaklaşık %75) önümüzdeki 12 ay içerisinde gelirlerinin artış göstereceğini düşünüyor; ancak 6 ay öncesiyle karşılaştırıldığında bu oranın %6’lık bir düşüş yaşadığı görülüyor. Bu noktada Avro bölgesi (%71), diğer bölgelerden (%52) daha iyimser. Türkiye’de gelir artışı ile ilgili beklentiler ise daha önceki araştırma verilerinden daha olumlu. Cem Sezgin’e göre bu oranın ne kadarının enflasyonist baskıdan kaynaklanacağı ve reel anlamda ne kadar bir ciro büyümesi kaydedileceği önem taşıyor. Karlılık adına ise tersi bir durum söz konusu. Bir önceki ankete göre marjlarda iyileşme bekleyenlerin oranı azalıyor. Özellikle ithal girdi ve ürünlerin kur ve petrol fiyatlarındaki eş zamanlı artış sonucu gittikçe maliyetli hale geleceği aşikâr ve bunun fiyatlara bire bir yansıtılması kolay gözükmüyor.

Sermaye harcamaları ve işe alımların görünümü gelişiyor

CFO’ların %46’sı önümüzdeki 12 ay içerisinde sermaye harcamalarında bir artış olacağını öngörüyor. Bu konuda bir önceki araştırma verilerine oranla %4’lük bir artış gözlemleniyor. Avro bölgesindeki CFO’ların %56’sı sermaye harcamalarının artacağı yönünde yanıt verirken diğer bölgelerde artış planlayanların oranı %31 seviyelerinde. 20 ülke arasında sermaye harcamalarını arttırmayı planlayan CFO’ların oranının en yüksek olduğu ülkeler %69 ile İrlanda ve Fransa olurken, İngiltere, %19 ile bir kez daha en düşük orana sahip ülke olarak araştırmada yer alıyor. Türkiye’de ise sermaye harcamalarını arttırmayı planlayan CFO’ların oranı %45 olarak genel ortalamayla paralel seviyede. Ayrıca, raporun bu sayısında Türkiye, Danimarka ve İsveç; Avro bölgesi dışında sermaye harcamaları anlamında en belirgin iyileşmeyi gösteren ülkeler olarak karşımıza çıkıyor.



Çalışan sayılarına bakıldığında ise önümüzdeki 12 ay içerisinde yeni işe alım gerçekleştirmeyi düşünen CFO’ların oranı %42. İrlanda %69 ile çalışan sayısının arttırılması konusunda en iyimser ülke olurken, Türkiye’de bu oran %50 seviyesinde. İngiltere, %15 ile en kötümser ülke olarak anılıyor. Avro bölgesinde yaklaşık her iki CFO’dan birisi (%56) istihdamı arttırmayı planlarken diğer bölgelerde üç CFO’dan birisinin (%31) benzer bir planı mevcut.

Otomotiv sektörü en agresif sektör

Sektörel ayrımlara bakıldığında ise Avrupa otomotiv sektöründe çalışan CFO’ların hem sermaye harcamalarında artış (%49) hem de istihdam artışı (%50) anlamında kendilerine en çok güvenen CFO’lar oldukları ortaya çıkıyor. Bunun yanı sıra rapora göre, turizm ve seyahat sektöründeki CFO’lar (%19) sermaye harcamaları konusunda; tüketici ürünleri sektöründeki CFO’lar ise (%8) istihdam artışı konusunda daha az iyimserler.

Ankete katılan 20 ülkeden 11’inde CFO’lar önümüzdeki 24 aylık dönemde korumacı önlemlerden ziyade organik büyüme esas olmak üzere genişlemeye olanak veren bilanço işlemlerini gerçekleştireceklerini belirtiyor. Cem Sezgin’e göre ankette Türk şirketleri için belki de en olumlu sinyaller, istihdam ve yatırımlar alanında kendisini gösteriyor. Bir önceki CFO Araştırması’nın sonuçları ile kıyaslandığında Türkiye’deki CFO’lar hem işgücü anlamında büyüme hem yatırım harcamalarında artış öngörüyor. Nitekim 2017 yılındaki %7,4 oranındaki büyüme performansının 2018 için olumlu beklentiler oluşturduğu gözlemleniyor.

Büyüme konusundaki irade, CFO’lara ilk üç stratejik öncelikleri sorulduğunda da ön plana çıkıyor. Verilen yanıtlara göre şirketlerinin ilk önceliği inorganik büyüme. Organik büyüme hemen onu takip ediyor. Üçüncü sırada ise yatırımlara daha geniş kaynak ayrılması geliyor. Sezgin: “Eğer şirketlerin bu öncelikleri değişmez ise, yakın dönemde yurtiçi ve yurtdışında birleşme ve satın almalara ilişkin sıkça haberler duyabiliriz” şeklinde görüş belirtiyor.

Risk iştahında değişim yok

Bir önceki ankete yakın bir oranla Avrupalı CFO’ların %34’ü bilançoları üzerinde daha fazla risk almak için uygun bir zaman olduğunu düşünüyor. Risk iştahının en düşük olduğu ülke %14 ile İngiltere iken, en yoğun olduğu ülke %64 ile Finlandiya. Diğer oranlara benzer şekilde Avro bölgesindeki risk iştahı %41, diğer ülkelerinki ise %24 seviyelerinde.

Ülkemizde risk sıralamasında tanıdık yanıtlar ön plana çıkıyor: Kurlar, ekonomideki gidişat ve jeopolitik durumlar. Ekonomideki genel gidişatın kendine ikinci sırada yer bulmuş olması, daha önceki anketlere göre dikkat çekici bir durum. Özellikle geride bıraktığımız senede, 2003 yılından bu yana en yüksek enflasyon oranına ulaşılmış olması ve kurlardaki yukarı yönlü seyir, durumu Türkiye’deki CFO’lar için öne çıkan bir gündem maddesi haline getiriyor.

En önemli sorunlar: siber, korumacılık ve çalışan yetkinlikleri

CFO’ların %32’si, her ne kadar düşük olasılıklı olarak değerlendirseler de yeni bir Avro bölgesi krizini şirketlerinin finansal beklentilerini en çok etkileyecek olay olarak görüyor. Türkiye’de Avro bölgesinde yaşanacak olası bir krizin, işini etkileyeceklerini düşünenlerin oranı %18’de kalıyor. Bununla birlikte katılımcıların %73’ü korumacılığı, %50’si de büyük çaplı bir siber saldırıyı finansal beklentileri üzerinde muhtemel etkisi olacak olaylar arasında değerlendiriyor.

Kaynak : indigodergisi.com

0 Yorum

Bir Cevap Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

®  2024 Araştırıyorum 

Düşünceler

Paylaşmak istedikleriniz mi var?

Gönderiliyor

Kullanıcı Bilgileriniz İle Oturum Açın

Bilgilerinizi Unuttunuzmu?